Johari Penceresi

Bireylerin kendilerini gerçekleştirmeleri, yaşamdan daha fazla doyum alabilmeleri için önce kendilerini tanımaları gerekir. Sağlıklı ve etkin iletişim becerilerine sahip olmak da buradan geçer.

“Johari Penceresi” 1950’li yıllarda bir psikolog ve bir psikiyatrist tarafından bulunmuş; bireylerin sosyal etkileşimlerini incelemede ve danışmanlıklarda kullanılmıştır. Kişisel gelişim amacıyla kullanıldığında da önemli sonuçlar alınmıştır. Johari Penceresi alanlarını; testi yapılarak belirleyebileceğiniz gibi, kendi gözlemleriniz ve iletişimde bulunduğunuz kişiler ile değerlendirerek de yaklaşık olarak belirleyebilirsiniz.

Johari Penceresi kişisel farkındalık ve bir iletişim aracıdır; psikolojik bir kişilik testi değildir, dolayısıyla kişiliğinizin değişmez olduğuna dair bir etiketleme yapmaz. Hayattaki rollerimize göre, zaman içerisinde değişiklik gösterebilir.

Peki Nedir Bu Pencere’nin Özellikleri?

Kendimize dört farklı alandan bakabileceğimiz şekilde bir yapısı vardır.

1-Açık Alan: Bu alanda dışarıdan başkaları tarafından gözlemlenebilen, karşımızdaki kişiler ile aynı fikirde olduğumuz özelliklerimizdir. Boyumuz, saçımız gibi fiziksel özelliklerimiz, bilinçli hareketlerimiz, paylaşmayı seçtiğimiz duygu ve düşüncelerimiz buradadır. Benliğin en açık halidir.

  • Açık alanı geniş olan kişiler;
    • Liderlik özellikleri yüksek,
    • Kendileri ile barışık,
    • İş birliği yapabilen,
    • Özgüvenli kişilerdir.

2-Kör Alan: Başkaları tarafından gözlemlenebilen ve bilinen fakat bizim farkında olmadığımız özelliklerimizdir. Kendimizi bir video kaydında gördüğümüzde “aa böyle mi konuşuyormuşum, burnum böyle mi gözüküyormuş?” dediğimiz alan burasıdır. Her ne kadar bilinç dışı olsa da savunma mekanizmalarımız da bu alandadır. Kör alanımızın büyük olması çevremizdeki insanların bizim hakkımızdaki görüşlerini çok bilmediğimizi gösterir. Geri bildirim alarak bu alanı küçültebiliriz.

  • Kör alanı geniş olan kişiler;
    • Otoriter
    • Ben merkezci
    • Şüpheci
    • Aşırı kuralcı yapıya sahiptirler.

3- Gizli Alan: Kendimiz hakkında bildiğimiz fakat diğer kişilerle paylaşmak istemediğimiz tutum ve davranışlar bu alanda yer almaktadır. Karşımızdaki kişilere göstermek istemediğimiz duygu ve düşüncelerimiz de buradadır. Bilinçli olarak paylaşmak/göstermek istemediğimiz duygu, düşünce ve davranışlar zorlu durumlarda bilinçsizce ortaya çıkarsa, ilişkilerimizde güven zedeleyici olabiliriz. Aslında güvene dayalı ilişkilerde bu alan oldukça küçüktür. Hem kendimize hem de karşımızdakilere karşı dürüst ve açık olursak gizli alanımız küçülecektir.

  • Gizli Alanı geniş olan kişiler:
    • Özgüveni yüksek olmayan,
    • Soğuk ve çekinik,
    • Kendinden bahsetmeyi sevmeyen,
    • Geri bildirim alan fakat geri bildirim vermeyi çok sevmeyen yapıya sahiptirler.

4- Bilinmeyen Alan: Bizim de karşımızdaki kişilerin de bilmedikleri alandır. Bastırılan duygular ve rüyalarımız buradadır. Bu alandaki özelliklerimiz hiç ortaya çıkmayabilir, duygusal zorlamalar ya da travmatik olaylar ile ortaya çıkması mümkün olabilir.

  • Bilinmeyen Alanı geniş olan kişiler;
    • Davranış ve düşüncelerini tümden gizlerler,
    • Çatışmadan kaçınan bir yapıları vardır.

İletişimin daha sağlıklı olması için açık alanın diğer üç alandan daha geniş olması önerilir. Başkalarından geri bildirim isteyerek; duygu, düşünce ve beklentilerimizi doğru zamanda, doğru yerde ve doğru üslup ile paylaşarak açık alanımızı genişletebiliriz.