Yetkinliğin dört aşaması modeli; bireylerin bir beceri öğrenirken nasıl daha yetkin hale geldiklerini açıklayan bir modeldir.
Bu modeli anlamanın en önemli faydaları; yeni bir beceri edinirken öğrenme sürecimizin hangi aşamasında olduğumuzu fark edebilmemiz, zayıf ve güçlü olduğumuz noktaları belirleyerek gelişim alanlarımıza yönelik planlamalar yapabilmemizdir.
Birinci Evre- Bilinçsiz Yetersizlik
Bireysel olarak neyi bilmediğimizin farkında değilizdir. Bu aşamaya örnek olarak; öfke kontrolü konusunda sıkıntı yaşayan birinin, ilişkilerinde sürekli aksaklıklar yaşaması ve durumun farkında olmamasından kaynaklı düzeltememesi örnek verilebilir. Mevcut durum ile ilgili bilgimiz, iç görümüz yoktur. Geri bildirim aldığımızda ya da yolunda gitmeyen ne ise onu farkettiğimizde ikinci evreye geçmiş oluruz.
İkinci Evre-Bilinçli Yetersizlik
Yeni beceri öğrenirken çalıştıkça daha kötü olduğumuzu düşündüğümüz evre burasıdır. Bu alanda bilgi ve beceri kısmında eksikliklerimizi fark ederek, ihtiyacımız hangi alanda ise o alan için yatırım yaparız. Bilgi ve beceri seviyesi arttıkça hata yaptığımız alanları fark ederiz, hataların fark edilmesi de “öğreniyorum, öğrendiğim halde hata yapıyorum” düşüncesine sebep olabilir. Çünkü bilgi düzeyimiz arttıkça dikkate almamız gereken faktörler de artıyordur. Ve bu durum motivasyonumuzu olumsuz yönde etkileyebilir. Bu durumun beceri tekrarının önüne geçmesine izin vermezsek ve öğrenmeye devam edersek bir sonraki evreye geçebiliriz.
Üçüncü Evre-Bilinçli Yeterlilik
Öğrenilenin nasıl yapılacağını bu evrede çok iyi biliriz. Gerekli odaklanma ile istediğimiz beceri düzeyine kolayca erişebildiğimiz bir evredir. Bu evrede hem konu ile ilgili yeterli bilgimiz vardır hem de net farkındalığımız vardır. Bilinçli yeterlilik evresinde çokça pratik yapıldığında ise bir sonraki evreye geçeriz.
Dördüncü Evre-Bilinçsiz Yeterlilik
Burada öğrendiğimiz ve uyguladığımız her ne ise çok doğal, sezgisel ve yaşamımızın bir parçası gibi ortaya koyabiliriz. Ustalık evresi burasıdır.
Öğrendiklerimizin hepsini bu 4 evreden geçerek içselleştiriyoruz. Bisiklet, araba kullanmak gibi; teknolojik bir alet ile ilk tanıştığımızda yaşadığımız süreçler gibi durumlar birer örnek olabilir. İletişimde tıkandığımız; iş süreçlerinde, proje yönteminde takıldığımız alanlarda yeni bilgi ve beceri ihtiyacımızı fark etmek için de bu modelden yararlanabiliriz.
Yeni beceri öğreniminin neden zor olduğu; bazen çalıştıkça ve öğrendikçe daha kötü olduğunu hissetmemizin sebeplerinden bazılarını da bu model sayesinde anlayabiliriz.
Tüm bu aşamalar ışığında anlamamız gereken en önemli şey; yeni bir beceri öğrenmeye başladığımızda, nereden başlayacağımızı bilmememizin, bazen kaybolmuş hissetmemizin, hangi bilgilerin işimize yarayacağını karıştırmamızın normal bir süreç olduğu ve becerilerimiz gelişene kadar vazgeçmemizin bizi ustalığa götüreceğidir.